Kaygı Nedir?
Kaygı, genellikle sıkıntı, endişe ve bunaltı ile tanımlanan, her bireyin zaman zaman yaşadığı doğal bir duygudur. Kaygı, yaşamın çeşitli zorluklarına ve belirsizliklerine karşı vücudun ve zihnin verdiği bir tepkidir. Ancak, kaygı sürekli hale geldiğinde ve kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini ciddi şekilde etkilediğinde bir sorun olarak kabul edilir.
Kaygı bozuklukları, ruh sağlığı sorunları arasında en yaygın olanlardandır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her 13 kişiden biri kaygı bozukluğu yaşamaktadır. Kaygı, yalnızca düşünce ve duygularla değil, aynı zamanda fiziksel (somatik) belirtilerle de kendini gösterebilir.
Başlıca Kaygı Türleri
Yaygın Kaygı Bozukluğu (Genel Anksiyete Bozukluğu): Kişi sürekli endişeli ve huzursuz hisseder. En kötü senaryoları düşünme eğilimindedir ve bu duyguları kontrol etmekte zorluk çeker. Yaşamın çeşitli alanlarına dair kaygılar mevcuttur, belli bir alanla sınırlı değildir.
Sosyal Kaygı: Sosyal ortamlarda ve başkalarının önünde performans göstermekte yoğun bir korku yaşama durumudur. Alay edilme, yargılanma veya küçük düşme korkusu belirgindir.
Panik Bozukluk: Panik ataklar aniden ortaya çıkar ve titreme, kalp çarpıntısı, baş dönmesi gibi semptomlara yol açar. Kişi ölüm korkusu, bayılma korkusu gibi hisler yaşar.
Fobiler: Belirli nesne veya durumlara karşı yoğun ve mantıksız bir korku yaşama durumudur. Korkunun mantıksız olduğunu bilmek, kişiyi rahatlatmaz.
Kaygının Nedenleri
BDT’ye göre kaygının iki temel nedeni:
Algılar: Olayları olduğundan daha kötü algılamak. Kişinin durumları ve olayları abartarak değerlendirmesi kaygıya neden olabilir.
Başa Çıkma Gücüne Olan İnanç: Kişinin olaylarla başa çıkma yeteneğine olan inançsızlığı, kaygıyı artırabilir. Kişi, karşılaşacağı zorluklarla başa çıkamayacağını düşündüğünde kaygı düzeyi artar.
Kaygının Belirtileri
Düşünce yapımız üç ana elementten oluşur:
Otomatik Düşünceler: Olaylar karşısında aniden beliren düşüncelerdir ve genellikle farkında bile olmayız. Örneğin, “Yine başarısız oldum” düşüncesi.
Ara İnançlar: Otomatik düşünceleri yönlendiren, kendimiz, diğer insanlar ve dünya ile ilgili varsayımlar veya kurallardır. Örneğin, “Başarıya ulaşmak zorunludur” gibi bir inanç.
Temel İnançlar: Daha derin kökenli ve genellikle farkında olunmayan inançlardır. Kendimiz, diğer insanlar ve dış dünya hakkındaki temel inançlar, örneğin “Yetersizim” veya “Değersizim” gibi.
Bilişsel Çarpıtmalar
Bilişsel çarpıtmalar, kişilerin olayları ve durumları yanlış algılamalarına neden olan düşünce hatalarıdır. Bunlar, kişinin gerçekliği yanlış değerlendirmesine ve duygusal tepkilerini bozmaya neden olabilir.
Duygu-Düşünce-Davranış Modeli ve Kaygı ile Mücadele
Duygu-düşünce-davranış bir bütündür. Hepsi birbirini etkiler ve tetikler. Olumsuz bir düşünce, olumsuz duyguyu ve davranışı tetikleyebilir. Bu da durumu daha zor hale getirir. Bazen bizim davranışlarımız, korktuğumuz şeyin başımıza gelmesine sebep olur. Örneğin başarısız olma korkusu, kendini sabote etme davranışlarına gidebilir. Bu yüzden kişi dikkat sorunu yaşayabilir, çalışmaktan kaçınabilir, kaygısına teslim olabilir ve sonucunda korktuğu şeyi yaşar. Gerçekten de başarısız olur ve kaygısını doğrular.
Bu şekilde birbirini besleyen bir sistem mevcuttur. O yüzden BDT yaklaşımına göre kaygı ile mücadele etmek için duruma bu sistem yardımı ile yaklaşmalıyız.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yaklaşımı, kaygıyı yönetmek için etkili bir yöntem sunar. Bu model sayesinde duygularınızı, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı anlayabilir ve kaygıyı daha iyi yönetebilirsiniz. Kaygıyı kontrol altına almak, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığınızı iyileştirebilir ve daha tatmin edici bir yaşam sürmenize yardım